İnsanların bolca
bulunduğu, sürekli farklı insanların sirkülasyon hâlinde olduğu bir bölgede,
gözle görünen bir köşeye bozuklukla çalışan kahve otomatı koyun. Makineye sadece
su koyup (suyun nereden geldiği de belirsiz) kahve eklemeyin, makine de içinde
kahve olmayınca bile bunu algılayamayıp çalışabilen son derece uyduruk bir
makine olsun. Otomat sahipleri olarak makineyi kaderine terk edin, olay yerine asla
uğramayın, ortalarda görünmeyin. İnsanlar makineye bozukluk atıp kahve almak
isteyince, makine yarım bardak bile olmayan ılık su versin. Makineden
istediğini alamayan farklı farklı insanlar elbette bozukluklarının peşine düşmeyip
mevzuyu pek de “tınlamadan” oradan uzaklaşsınlar. Sahipler olarak siz de gün
sonu tenhalığında çakal sürüsü gibi sahaya inip günü kurtarın.
İnanılması güç ve
kurgusal gibi duruyor; ancak bazı yerlerde uygulamaya konulmuş implicit bir
sahtekârlık örneğidir bu; farklı formatlarda, yerlerde, mekanizmalarla, alet
edevat ve personalarla bir şekilde işler. Bu, sözleşme ihlâli temelli implicit
sahtekârlığın sadece bir örneğidir. Özünde kalabalığın ufak bedelden cayma
eğilimini ve buna yönelik spontan, bir nebze de “çaresiz” konsentini kullanan
ve liberter prensiple bakıldığında esasında sözleşme ihlâli yaratmak sûretiyle gayriahlâkî
bir pozisyona bürünüp suç teşkil eden bir durumdur. Karşı bedel yaratır. Birbiriyle
alâkası olmayan, dinamik ve sirkülasyon hâlinde yabancı kalabalıkların olması,
cayılan bedelin ufaklığıyla birlikte karşı muhattabın o anlık bulunmaması
neticesinde kayba implicit rıza gösterilmesi, bu tip bir sahtekârlığı ortaya
çıkaran olmazsa olmaz ayaklardır.
Probleme bir bireyci-liberteryen
solüsyon: ilgili makinede yaşadığınız durum sonrasında muhatabınız ısrarla yoksa
makineyi uygun bir yerinden kırmak sûretiyle, “alamadığınız hizmet bedeli” olan
bozukluklarınızı makineden alın, makinenin verdiği yarım bardak bile olmayan
ılık suyu mutlaka çıktığı yere bırakın ve yolunuza devam edin.
İşbu yazının
fokuslandığı husus sizin üç kuruşunuz değildir elbette; söz konusu problem başlı
başına bir gayriahlâkîlik örneği olan unilateral sözleşme ihlâlidir. Bu case,
siz farkında olmasanız bile toplum içerisinde yaşayıp yaşayabileceğiniz hemen
her türden gayriahlâkî duruma benzeşim yönünden mânâ kazandırır. Bugün kahvenizi vermeyen non-liberter eğilim, yarın yatağınızdan karınızı çalar. Dikkat edin,
yaşarken deneyimleyebileceğiniz sayısız default gayriahlâkî durum var ve siz
bunlara rıza gösteriyorsunuz, üstelik belirli bir kısmınız bunu “hoşgörüyle”
yapıyor. Yeryüzündeki ahlâken en acınası şey, suça hoşgörü göstermek ve suçluyu
alttan almak, bana kalırsa. Toplumsal interaksiyonlarda ve birey-birey etkileşimlerde
default savunusu gereken ahlâkî pozisyon olarak liberteryenizm, biz anarşist ve
ekstrem sağ liberteryenleri bir kenara bırakalım, zihnen alt ırkların ve
non-liberteryen kitlelerin dâhi ekmeğe, suya muhtaç oldukları gibi muhtaç oldukları
ahlâklardan bir ahlâktır.
Lâkin, bilmezler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder