Bu blogda ara

6 Mart 2018 Salı

Uyduruk kahve otomatı üzerinden bir vakada non-liberter pozisyonlu implicit ve unilateral sözleşme ihlâline değinilmesi




İnsanların bolca bulunduğu, sürekli farklı insanların sirkülasyon hâlinde olduğu bir bölgede, gözle görünen bir köşeye bozuklukla çalışan kahve otomatı koyun. Makineye sadece su koyup (suyun nereden geldiği de belirsiz) kahve eklemeyin, makine de içinde kahve olmayınca bile bunu algılayamayıp çalışabilen son derece uyduruk bir makine olsun. Otomat sahipleri olarak makineyi kaderine terk edin, olay yerine asla uğramayın, ortalarda görünmeyin. İnsanlar makineye bozukluk atıp kahve almak isteyince, makine yarım bardak bile olmayan ılık su versin. Makineden istediğini alamayan farklı farklı insanlar elbette bozukluklarının peşine düşmeyip mevzuyu pek de “tınlamadan” oradan uzaklaşsınlar. Sahipler olarak siz de gün sonu tenhalığında çakal sürüsü gibi sahaya inip günü kurtarın.

İnanılması güç ve kurgusal gibi duruyor; ancak bazı yerlerde uygulamaya konulmuş implicit bir sahtekârlık örneğidir bu; farklı formatlarda, yerlerde, mekanizmalarla, alet edevat ve personalarla bir şekilde işler. Bu, sözleşme ihlâli temelli implicit sahtekârlığın sadece bir örneğidir. Özünde kalabalığın ufak bedelden cayma eğilimini ve buna yönelik spontan, bir nebze de “çaresiz” konsentini kullanan ve liberter prensiple bakıldığında esasında sözleşme ihlâli yaratmak sûretiyle gayriahlâkî bir pozisyona bürünüp suç teşkil eden bir durumdur. Karşı bedel yaratır. Birbiriyle alâkası olmayan, dinamik ve sirkülasyon hâlinde yabancı kalabalıkların olması, cayılan bedelin ufaklığıyla birlikte karşı muhattabın o anlık bulunmaması neticesinde kayba implicit rıza gösterilmesi, bu tip bir sahtekârlığı ortaya çıkaran olmazsa olmaz ayaklardır.

Probleme bir bireyci-liberteryen solüsyon: ilgili makinede yaşadığınız durum sonrasında muhatabınız ısrarla yoksa makineyi uygun bir yerinden kırmak sûretiyle, “alamadığınız hizmet bedeli” olan bozukluklarınızı makineden alın, makinenin verdiği yarım bardak bile olmayan ılık suyu mutlaka çıktığı yere bırakın ve yolunuza devam edin.

İşbu yazının fokuslandığı husus sizin üç kuruşunuz değildir elbette; söz konusu problem başlı başına bir gayriahlâkîlik örneği olan unilateral sözleşme ihlâlidir. Bu case, siz farkında olmasanız bile toplum içerisinde yaşayıp yaşayabileceğiniz hemen her türden gayriahlâkî duruma benzeşim yönünden mânâ kazandırır. Bugün kahvenizi vermeyen non-liberter eğilim, yarın yatağınızdan karınızı çalar. Dikkat edin, yaşarken deneyimleyebileceğiniz sayısız default gayriahlâkî durum var ve siz bunlara rıza gösteriyorsunuz, üstelik belirli bir kısmınız bunu “hoşgörüyle” yapıyor. Yeryüzündeki ahlâken en acınası şey, suça hoşgörü göstermek ve suçluyu alttan almak, bana kalırsa. Toplumsal interaksiyonlarda ve birey-birey etkileşimlerde default savunusu gereken ahlâkî pozisyon olarak liberteryenizm, biz anarşist ve ekstrem sağ liberteryenleri bir kenara bırakalım, zihnen alt ırkların ve non-liberteryen kitlelerin dâhi ekmeğe, suya muhtaç oldukları gibi muhtaç oldukları ahlâklardan bir ahlâktır.

Lâkin, bilmezler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder